5 Mart 2014 Çarşamba

Otelciler, Avrupa pazarının nabzını istatistiklerle anlık takip edebilecek

Geleneksel tur operatörleri sistemleri dahil, pazardaki tüm rezervasyon sistemlerinde otellere olan ilgiliyi gösteren Market Stats, sektörün eğilimlerini gözlemlemenize olanak tanıyor. Tüm rezervasyon sistemlerinin  ve seyahat portallarının yanı sıra, seyahat acenteleri ve öne çıkan GDS/CRS sistemlerinden de veriler toplanarak profesyonellerin kendi otellerine ve rakiplerine olan talebi takip edebilmesi sağlanıyor.
 
ON BİNLERCE VERİ
GM dergisine konuşan AmonRa Yazılım Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Burkay Bozkurt, dünya çapında bir benzeri bulunmayan projeyi sektörün hizmetine sunmanın heyecanını yaşadıklarını belirterek, projenin önemini şu şekilde vurguladı: “Dünyanın bir numaralı otel içerik sağlayıcısı olan GIATA bu verileri, 20.000 civarı seyahat acentası, hemen tüm orta Avrupa merkezli CRS sistemleri (Peakwork, Traffics, Travel-IT, Traveltainment,...), Rezervasyon dağıtım sistemleri (Amadeus, Sabre, Worldspan, Galileo),  Seyahat portalları (Expedia, lastminute.com,...) ve  Tur operatörlerinden toplarken, AmonRa Yazılım olarak biz de geliştirdiğimiz web teknolojileri sayesinde bu istatistikleri zaman ve mekan bağımsız olarak hemen her yerden kolaylıkla kullanılabilir hale getirdik.”
 
HIZLI VE KOLAY ANALİZ
Geçmiş 10 yıllık verinin çok kolay ve hızlı bir şekilde analiz edilmesine olanak sağlayan Market Stats, ülke, destinasyon ve şehir bazlı karşılaştırmaların yanında, profesyonellerin tesisleri ile ilgili pazardaki tüm katalogları ve içeriğindeki görselleri, tanıtım metinlerini ve video klipleri de görebilmesi gibi eşsiz imkanlar sunuyor. Burkay Bozkurt, açıklamasına şu şekilde devam etti:

RAKİP ÜLKELERLE KARŞILAŞTIRMA

 “Şunu takdir edersiniz ki, oteliniz ile ilgili analizleri yaparken, Türkiye - İspanya veya Antalya - Mallorca v.b. karşılaştırmalar da yapabiliyorsunuz. Veya Belek - Side - Kundu gibi belde düzeyine kadar pazardaki ilgiyi ve meydana gelen değişimleri dönemsel olarak karşılaştırarak büyük resme bakma imkanını yakalabiyorsunuz.
Diğer yandan günümüzde en erken verilerin, rezervasyonlar gerçekleştikten sonra geldiğini düşünürsek, Market Stats, bambaşka bir pencere açarak, gelecek olan rezervasyonlara dair son derecede gerçekçi bir tahminde bulunmaya imkan tanıyor. Bu yönü ile tartışmasız bir şekilde, pazarın en erken istatistiklerini sunduğumuzu rahatlıkla belirtebiliriz.’’ 
 
Burkay Bozkurt, son olarak, AmonRa Yazılım ve GIATA olarak, ITB 2014 Berlin Fuarında, Salon 5.1 / 100 nolu standda Market Stats’ın dünya çapındaki lansmanını yapacaklarını belirtti. 
 

4 Mart 2014 Salı

TURİZME 50 YILDIR DESTEK VERENLER BULUŞTU..

“Meslekte 40 Yılını Geride Bırakan Turizmciler”,TURAD öncülüğünde İstanbul'da biraraya geldi. İşte Başyazarımız Hüsnü Gümüş'ün de sertifika aldığı bu anlamlı buluşmadan renkli kareler ve notlar..

Meslekte 40 Yılını Geride Bırakan, Yıllanmış Turizmcilerin İkinci Buluşması '' İstanbul'da gerçekleşti. Turizm Araştırmaları Derneği-(TURAD) Başkanı Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel ve Plantur Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kurtoğulları'nın organizasyonu, Konak Oteli'nin sahibi Savaş Gürsel'in ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte yurtiçi ve yurtdışından gelen 100'ü aşkın turizmci birbirleriyle hasret giderdi. 

Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel yaptığı açılış konuşmasında turizmin içinden gelerek bu seviyelere ulaşmasına katkıda bulunanlara teşekkürlerini iletirken Türk turizminin gelişimine bilgi, deneyim ve güçleri ile destek verenlerin turizmciler eserlerinin sonuçlarını ve anılarını bir kez daha paylaşmanın mutluluğunu yaşadılar. 

Katılanlara Sertifika Verildi 

Türk turizmini bugünlere getirenlere verilen çınar yapraklı sertifikada yer alan “Turizmde 40 yıl, dile kolay '' cümlesi ise Türk turizmini deneyimleri ve katkıları ile bu günlere getirenler için son derece anlamlı Ellinci yılı kutlamaya çalışan diğer kurumların da örnek alması gereken bir vefa ifadesi olarak değerlendirildi. 

Turizme emek ve destek verenlerin daha sık yapılması arzusunu gündeme getirdikleri bu anlamlı gün için Bahattin Yücel ve Hüseyin Kurtoğulları'na teşekkürlerimi iletmek istiyorum. 

3 Mart 2014 Pazartesi

Turizm istihdamda yüzde 9,3 büyüdü

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB), turizm sektöründe çalışan sayısının yüzde 9,3 oranında arttığını ve bunun istihdama önemli katkı sağladığını bildirdi.

AKTOB Ar-Ge biriminin SGK bilgilerinden derlediği analize göre, turizm sektöründe çalışan sigortalı sayısının önemli ölçüde artış gösterdiği belirtildi. Kasım ayı verilerine göre, ülke genelinde sigortalı çalışan sayısının yüzde 4,7 arttığı, turizm sektöründe ise yüzde 9,3 oranında bir artış olduğu kaydedildi. Turizmin ülke istihdamındaki payının ise yüzde 6,2'den yüzde 6,5'e çıktığı bildirildi.
 
 Ülke genelinde sigortalı sayısının 11,9 milyondan 12,5 milyona yükseldiği, turizmde çalışanların sayısının da 746 binden 816 bine çıktığı ifade edildi. Bu dönemde, ülke genelinde sigortalı sayısında görülen 560 bin kişilik artışın da yüzde 12,5'ünün turizm sektöründen sağlandığı vurgulandı

28 Şubat 2014 Cuma

Polat Alemdar turizme soyundu

Daha önce Kıbrıs’ta yapmak istediği otel yatırımını izin iptali nedeniyle tamamlayamayan Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı Necati Şaşmaz, Pana Film ekibiyle bir turizm yatırım şirketi kurdu. 10 milyon TL sermayeli yeni şirket Pana Turizm Yatırım’ın ticaret konusu oteller.. Şaşmaz da yeni kurulan şirketin %21 hisselerine sahip.
10.7 milyon TL sermayeli şirket Şubat ayında kuruldu. En büyük ortağı %26′lık payıyla Pana Film. Necati Şaşmaz ve Necati Şaşmaz’ın ağabeyi, ve Kurtlar Vadisi’nin yapımcısı Hilmi Zübeyr Şaşmaz’ın da %21′şer payı olduğu şirkette Kurtlar Vadisi’nin senaristi Cüneyt Aysan da ortaklar arasında yer alıyor.
Son olarak, Gezi olayları sonrasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından adından sıkça söz edilen Necati Şaşmaz aslında otelcilik mezunu. Kıbrıs’a dev bir otel ve film platosu kurmak için 2012 yılında harekete geçmişti. Ancak, KKTC’nin Karpaz Yarımadası’ndaki bu büyük inşaatın izinleri, Bakanlar Kurulu tarafından koruma altında olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti.
11 EYLÜL YAŞANMASA TURİZMCİ OLACAKTI
Aslında Kanada’da otelcilik okuyan Şaşmaz’ın ABD’de Philadelphia’da bir otelde staj deneyimi de var.
Necati Şaşmaz Mesut Yar’a verdiği bir röportajda 11 Eylül olayları olmasa, ABD’de kalıp bir otel kurup belki de zincir sistemine girişeceğini anlatmıştı.
Dizi Projeleri arasında Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi, Eşref Saati, Halil İbrahim Sofrası, Kurt Kanunu gibi yapımlar bulunan Pana Film’in sinema projeleri arasında 3 Kurtlar Vadisi filmi, bir de Muro adlı film yer alıyor. Pana Film yetkilileri yeni kurdukları şirketle ile ilgili olarak haberin çıktığı süreye kadar geçen bir yorum yapmadı.

26 Şubat 2014 Çarşamba

Tuzla'ya 25 milyon turist çekecek proje

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Tuzla'da 25 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenen Tuzla Viaport Marin isimli marina projesini tanıttı.

'ya iki ayrı metro hattı ve havaray getireceklerini belirten Topbaş; "İstanbul'un çok önemli bir aktivite merkezi olacak Viaport Marine'i Tuzla'da inşa ediyoruz. Öyle bir merkez ki yılda 25 milyon insan buraya gelecek. Tuzla ağırlıklı 2 bin 500 insan çalışacak" dedi.  , 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Tuzla'da temaslarda bulundu. Evliya Çelebi ve Postane mahallelerinde seçim koordinasyonlarının açılışını yapan Topbaş, geniş araçlı konvoyla Tuzla'da seçim turu attı.
TOPBAŞ'TAN MODELLİ KURDELE
Tuzla Evliya Çelebi Mahallesi'nde Ak Parti seçim koordinasyon merkezinin açılışında Kadir Topbaş'ın yanı sıra AK Parti Milletvekili Hamza Yerlikaya ile yeniden aday olan Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı da bulundu. Koordinasyon merkezinin açılışını yapan Topbaş, kurdeleyi özenle kesti. Muhalefete seslenen Topbaş, "Keserken modelli kestim. Makası vururken de sıradan değil. Bu bile bir estetik. Dokunduğunuz her şey estetik olacak. Bir tane keser misin deyin, kesemezler" dedi.
Tuzla'ya 25 milyon turist çekecek proje
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Tuzla'da 25 milyon kişinin ziyaret etmesi beklenen Tuzla Viaport Marin isimli marina projesini tanıttı.
Tuzla'ya iki ayrı metro hattı ve havaray getireceklerini belirten Topbaş; "İstanbul'un çok önemli bir aktivite merkezi olacak Viaport Marine'i Tuzla'da inşa ediyoruz. Öyle bir merkez ki yılda 25 milyon insan buraya gelecek. Tuzla ağırlıklı 2 bin 500 insan çalışacak" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde Tuzla'da temaslarda bulundu. Evliya Çelebi ve Postane mahallelerinde seçim koordinasyonlarının açılışını yapan Topbaş, geniş araçlı konvoyla Tuzla'da seçim turu attı.
TOPBAŞ'TAN MODELLİ KURDELE
Tuzla Evliya Çelebi Mahallesi'nde Ak Parti seçim koordinasyon merkezinin açılışında Kadir Topbaş'ın yanı sıra AK Parti Milletvekili Hamza Yerlikaya ile yeniden aday olan Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı da bulundu. Koordinasyon merkezinin açılışını yapan Topbaş, kurdeleyi özenle kesti. Muhalefete seslenen Topbaş, "Keserken modelli kestim. Makası vururken de sıradan değil. Bu bile bir estetik. Dokunduğunuz her şey estetik olacak. Bir tane keser misin deyin, kesemezler" dedi.
TUZLA'YA 25 MİLYON TURİST ÇEKECEK MARİNA
Tuzla'da konvoy eşliğinde seçim turu atan Topbaş seçim otobüsünden vatandaşları selamladı. Akşam saatlerinde Postane mahallesinde konuşma yapan Topbaş, Tuzla'ya 25 milyon turisti çekecek Viaport Marine hakkında bilgi verdi. İstanbul'un önemli bir aktivite merkezinin Tuzla'ya geleceğini ifade eden Topbaş, "Öyle bir merkez ki yılda 25 milyon insan buraya gelecek. 2 bin 500 insan çalışacak. Burada esnafımızın yüzü gelecek" dedi. Tuzla Viaport Marine adını taşıyacak marinanın içinde her türlü aktivitenin olacağını belirten Topbaş "270 milyon TL'lik bir yatırım. Plajlarıyla, havuzlarıyla, sergi alanlarıyla, toplantı salonları ve gezi alanları ile marinasıyla birlikte İstanbul'un cazibe merkezi olacak. 750 bin metrekarelik yeşil alana sahip olacak projeyi, Asya ve Avrupa yakasından görmeye, yaşamaya metrolarla gelecekler. Turistler de gelerek burada konaklamak isteyecek. Tuzla dört mevsim yaşayan bir turizm merkezi olacak. Metro hattından buraya bir havaray sistemi yapacağız. Böylelikle trafik ve erişim problemi de olmayacak. İnşaatı başladı, 5 Mart'ta tanıtım toplantısını yapacağız" ifadelerini kullandı.
TUZLA'YA 2 METRO HATTI
Tuzla'ya 2 ayrı metro hattının yapılacağını söyleyen Topbaş, birinci hattın Tuzla'yı Kadıköy-Kartal Metrosu'na bağlayacağını, ikinci hattın ise Tuzla'yı Kaynarca üzerinden Sabiha GökçenHavalimanı'na bağlayacağını ifade etti.

25 Şubat 2014 Salı

Katar'dan Turizme Dev Yatırım !

Katar Turizm İdaresi, 2030 yılına kadar turizme yapacakları 45 milyar dolarlık yatırımla her yıl 7 milyon yabancı turist çekmeyi planladıklarını açıkladı. 
Katar yerel basınında çıkan habere göre, Katar Turizm İdaresi Başkanı İsa bin Muhammed el Muhennedi, Doha'da düzenlenen "Yarının dünyasında turizm" isimli konferansta yaptığı konuşmasında, ülkesinin 2030 yılına kadar turizme yapacağı 45 milyar dolarlık yatırımla her yıl 7 milyon yabancı turist çekmeyi planladığını söyledi. 
Katar'ın turizme yoğunlaşmasının, altyapısını, turizm tesislerini ve hizmetlerini geliştirmesini sağlayacağını ifade eden Mühennedi'nin, "Katar, gurur duyduğu kültürel mirasıyla, eşsiz evrensel bir nokta olarak otantik bir turizm deneyimi sunabilir" diye konuştuğu belirtildi. 
Mühennedi'nin, Katar'ın yılda 7 milyon turizm ağırlama hedefini Katar Turizm İdaresi'nin bu konferansta açıklanan Ulusal Turizm Stratejisi'nin köşetaşı diye niteleyerek, "Turizm, global köy dünyanın geçirdiği bu hızlı değişim karşısında petrol ve doğalgaza bağımlılığımızı azaltmanın ilk adımıdır. Karbon sonrası bir ekonomiye iyi hazırlanmalıyız. Bu yüzden, ticaret, eğlence ve turizm sektörü, henüz gün yüzüne çıkarılmamış doğal kaynaklar" ifadelerini kullandığı kaydedildi. 
Dünya genelinde uluslararası seyahat eden turist rakamı 2012 yılında 1 milyarı aşarken, Katar 1,2 milyon yabancı turiste ev sahipliği yaptı. 
Dünya gayri safi hasılasının yüzde 9,3'ünü sağlayan turizm, dünyanın en yüksek gayri safi milli yurtiçi hasılalarından (GSYİH) birine sahip Katar'ın,  GSYİH'isinin sadece yüzde birini sağlıyor. Turizm'in Katar'da planlandığı şekilde geliştirilmesi halinde, ülke GSYİH'sini 2030 yılında yüzde üç oranında büyüteceğine işaret ediliyor. 

22 Şubat 2014 Cumartesi

Çukurova Turizm Ödülleri sahiplerini buldu

Adana Bölgesel Turist Rehberleri Odası (ADRO), Dünya Rehberler Günü dolayısıyla Çukurova’da turizmin gelişmesi için çalışan kişi ve kurumlara ödül verdi. 

Şirinpark Otel’de düzenlenen Çukurova Turizm Ödülleri töreninde Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, müzelere verdiği önemden dolayı “Turizm Markası” ödülüne layık görüldü. ADRO Başkanı İsa Akdağ törende yaptığı açılış konuşmasında 21 Şubat tarihinin 1988 yılından beri tüm dünyada Dünya Rehberler Günü olarak kutlandığını hatırlattı. Türkiye’de 11 bine yakın turist rehberi bulunduğunu söyleyen İsa Akdağ, ‘’Yapılan çalışmalar sonunda Türkiye’ye gelen turist sayısı geçtiğimiz yıl itibari ile 35 milyona, turizm gelirimiz ise 32,5 milyar dolara ulaşmıştır. Bu rakamlar Türkiye’yi dünya turizm sektöründe üst sıralara taşımıştır. Turizmin, son yıllarda hem dünya hem de Türkiye ölçeğinde önemli başarılar elde etmesinde sektörün gizli kahramanları olarak bilinen turist rehberlerinin katkısı yadsınamaz.” diye konuştu. Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz da,“Turizmin vitrini, gözü kulağı ve her türlü temsil kabiliyeti olan çok değerli konuklarımızla olmaktan çok mutluyuz. Onlar ancak tavsiye ederse, gezdirirse, dolaştırırsa ve gezerken anlatırsa yapılanlar önem kazanır.” dedi. 

Zihni Aldırmaz, şöyle konuştu: 
“İnşallah önümüzdeki günlerde müze sayımızı 16’ya çıkartacağız. Tarihi değerlerimizin hızla restorasyonlarını yapıp, tarihi kimliğine uygun hale getirip, bir bütün haline getirmeye uğraşıyoruz. Ama Çukurova’yı bir bütün olarak ele almak gerek. Çünkü turistler geldiği zaman bir yerde 1-2 gün kalır, ama bu bölgede 15 gün yaşaması çok önemli. Yaşlı turizmi için önemli bir bölgeyiz. Aslında bu konuları benim size söylememe hiç gerek yok. Burada duayenler var, sizler varsınız. Benim hep hayalimde, turist rehberlerimizin Hilton’da kalan konukları hemen nehrin kenarındaki yürüyüş parkuruna getirmesi, Merkez Park’ta spor yaptırması var. Bu konuda belediyeye düşen bir görev olursa, servis gibi, emrinizdeyim. Bu güzel gecenin turizm açısından büyük katkılar sağlayacağını düşünüyor ve hepinizi tebrik ediyorum.’’

Konuşmaların ardından bu yıl ilki verilen ’Çukurova Turizm Ödülleri’ sahiplerini buldu. Törende ayrıca, meslekte 20 ve 35 yıllarını dolduran rehberlere plaket verildi.

21 Şubat 2014 Cuma

Kültür ve Turizm Bakanı Çelik Osmaniye'de

Kültür ve Turizm Bakanı Çelik, Osmaniye'nin Bahçe ilçesinde restorasyonu tamamlanan Ağcabey Camisinin ve AK Parti Seçim Bürosunun açılışını yaptı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Osmaniye'nin Bahçe ilçesinde restorasyonu tamamlanan tarihi Ağcabey Cami'nin ve AK Parti seçim bürosunun açılışını yaptı.
Bakan Çelik, Osmaniye Valisi Dr. Mehmet Oduncu, Jandarma Alay Komutanı Jandarma Albay Tayfur Dündar, Bahçe Kaymakamı Oktay Çağatay, Bahçe Belediye Başkanı Murat Altundiş, Vakıflar Adana Bölge Müdürü Murat Saraçoğlu ve İl Müftüsü Ramazan Çortul ile birlikte ilk olarak restorasyonu tamamlanan tarihi Ağcabey Cami'nin açılış törenine katıldı.
Törende konuşan bakan Çelik, Türkiye'nin 11 yılda önemli mesafe kat ettiğini belirterek, milletin birlik ve beraberlik içinde demokrasiye sahip çıkmasının, ülkenin gelişmesinde en önemli faktör olduğunu söyledi. Çelik, "Osmaniye bizim çok kıymetli ilimiz ve Bahçe'de bizim için çok kıymetli ilçemiz. Burada hükümet olarak ve Bakanlık olarak üzerimize düşen ne varsa yapacağız. En geç 5 gün içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan bir heyet Osmaniye'ye de gelecek ve Bahçe'de incelemeler yapacak. Sayın Osmaniyeliler şunu unutmayalım; bu devlet sizindir. Biz, bakanlar ve milletvekilleri geliyoruz, size yaptığımız hizmetleri anlatıyoruz. Sizin şunu bilmenizi isterim ki; bu hizmetleri yapan biz değiliz. Bu hizmetleri yapan sizsiniz. Siz bu ülkede demokrasiye destek veriyorsunuz. Ekonominin büyümesine destek veriyorsunuz. Bu ülkenin istikrarına destek veriyorsunuz. Şunu herkesin bilmesi gerek; bu ülkenin sahibi sizsiniz. Bu ülkede siyasetçiler, üreticiler patron değil. Bu ülkenin patronu sizsiniz. Bu ülkede ne gerçekleşiyorsa, hepsini siz gerçekleştiriyorsunuz. Siz bunlardan çok daha fazlasını hak ediyorsunuz. Unutmayalım ki birileri iktidara gelene kadar göreve gelene kadar vatandaşın sesine kulak verirdi. İktidara gelince kulaklarını kapatırdı. Artık bu devir kapanmıştır" dedi.
Ülkelerin, siyasi ve manevi olarak iki sınırı bulunduğunu belirten Çelik, "Türkiye Cumhuriyeti'nin fiziki sınırlarını hepimiz biliyoruz. Manevi sınırlarımız, medeniyet dünyamıza ait sınırlarımız o kadar büyük ki; onun da idrakinde olmalıyız. İşte biz, bu eserleri ihya ettiğimiz gibi dünyanın başka yerlerinde de bunlar bizim milletimizin vatan kıldığının mührüdür. Bu şehitlikler, bu camiler, burasının hangi millete ait olduğunu gösteren ebedi eserlerdir. Bu nedenledir ki; atalarımızın geldiği Orta Asya'daki Bilge Kaan ve Tonyukuk anıtlarından, Bosna-Hersek'teki Mostar Köprüsü'ne kadar, Somali'deki eserlerden Mali'deki, Mezepotamya'daki Osmanlı eserlerine kadar hepsini kendi medeni ve manevi coğrafyamızın sınırları olarak görüyoruz. Bu vesileyle restorasyonu tamamlanan Ağcabey Camisi'nin hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
Bakan Çelik'in konuşmasının ardından Ağcabey Camisi'nin açılışı dualarla yapıldı. Ardından Çelik ve beraberindekiler camiyi gezerek yetkililerden cami hakkında bilgi aldı.
Cami incelemesinin ardından Atatürk Caddesi üzerinde bulunan AK Parti seçim bürosunun açılışını yapmak üzere yaya olarak ve vatandaşları selamlayarak seçim bürosunun önüne gelen Bakan Çelik, seçim bürosunu da açtı.

20 Şubat 2014 Perşembe

Mısır'da turist otobüsüne bombalı saldırı

Sina Yarımadası'nda turistleri taşıyan bir otobüsü hedef alan saldırıda, ilk belirlemelere göre, 3 kişi öldü, 14 kişi yaralandı.

Patlamada otobüsteki üç Güney Koreli turist yaşamını yitirdi. Tamamı Güney Koreli turistlerden oluşan 32 yolcuyu taşıyan otobüse bombanın hareket öncesinde yerleştirildiği tespit edildi.

19 Şubat 2014 Çarşamba

Nuhoğlu: Mardin’e 5 milyon turist hedefliyoruz

Saadet Partisi (SP) Mardin Artuklu Belediye Başkan adayı Şakir Nuhoğlu, son yılların turizm gözde merkezi olan Mardin'de hedeflerinin 5 yıl içinde 5 milyon turist getirisini sağlamak olduğunu belirtti.

Seçim çalışmaları kapsamında Mardin’de seçmenlerini ziyaret eden Şakir Nuhoğlu, seçmenlerine başkan seçildiği takdirde 100 yıldır Mardin’e yapılmayan hizmetleri 5 yıl içinde yapacaklarının sözünü verdi. 

Mardin için büyük hedefler belirlediklerini belirten Saadet Partisi Mardin Artuklu ilçesi adayı Şakir Nuhoğlu, Mardin, Türk, Kürt, Süryani, Yezidi, Arap ve Ermeni gibi farklı dil, din ve kültürlerin bir arada yaşadığı medeniyetlerin beşiğini Avrupa’nın kültür başkenti yapmak istediklerini söyledi.

Mardin'deki hoşgörü ortamını değerlendiren Nuhoğlu,“Mardin’deki farklılıkların Türkiye’nin zenginliği olduğunu ve bu zenginliğe herkesin sahiplenmesi gerekir. Son yıllarda artan turizm potansiyeli ile birlikte tarihi dönüşümün yaşandığı Mardin’de farklı insanların barış ve kardeşlik ruhu içinde yaşıyor. Mardin tarih boyunca hiçbir zaman etnik çatışmaya ırkçılığa, bölücülüğe prim vermedi. Biz bu ortamı daha da pekiştireceğiz.” dedi



MARDİN'İN TURİZMİNİ MARKALAŞTIRACAĞIZ

Mardin'in, önemli hedefleri olduğunu kaydeden Nuhoğlu, şöyle konuştu: "Bizim hedeflerimizin en başında 2023 yılında Mardin'i Avrupa'nın başkenti yapmaktır. Turizmden sanayiye, tarımdan kültürel zenginliğe kadar Mardin'i dünyanın sayılı kentleri arasına sokmak için projeleri hazırlayacağız. Öncelikle kentin turizmini canlandırmak için rehabilitasyon projelere ağırlık vereceğiz. Mardin, doğal ve tarihi değerleri açısından turizm potansiyeli yüksek bir şehirdir. Çalmadan çırpmadan bu değerleri ön plana çıkaracağız." 

"MARDİN'İN HEDEFİ UNESCO'YA GİRMEK"

Mardin'in, dünya mimarisinin önemli şehirlerinden biri olduğunu ifade eden Şakir Nuhoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Mardin'in tarihi dokusunun korunması ve dünya kültür mirası olması çalışmaları hızlandıracağız. İnşallah Mardinimizi de UNESCO listesinde göreceğiz. Bunu yaparken de öncelikle turizmin gelişmesini sağlamaktır. Turizm sektöründe hizmet veren mevcut işletmelerin canlanması ve yeni işletmelerin oluşturulması sağlayacağız. Bu bağlamda, dışarıdan işletmelerin ve işletmecilerin Mardin'de faaliyete başlaması lokomotif etkisi gösterecektir. Son yılların turizm gözde merkezi olan Mardin'de hedeflerinin 5 yıl içinde 5 milyon turist getirisini sağlamak. Mardin'de turizm sadece dört ayla sınırlı olmamalıdır. Öncelikli hedefimiz, turizmi 12 aya yaymaktır." diye konuştu.

18 Şubat 2014 Salı

Türkiye turizm pazarında 'ucuz ülke' olmaktan çıkamadı

Türkiye'de turist sayısı artsa da ziyaretçi başına elde edilen gelir yükselmedi. 2003 yılında yabancı turistler kişi başına 740 dolar harcama yaparken, 2013'te bu rakam 749 dolar olarak hesaplandı. Böylece Türkiye turizm pazarında 'ucuz ülke' olmaktan çıkamadı, turiste harcama yaptıramadı.

Türkiye yıldan yıla turist sayısını ve gelirini artırıyor. Değişmeyen gelişmelerden birisi bu. Ama bir başka değişmeyen, daha doğrusu pek değişemeyen gösterge daha var; kişi başına harcama rakamları. Son 10 yıla bakıldığında fazla yol gidilemediği görülüyor. 2003'te yabancı turistlerde kişi başına harcama rakamı 740 dolarmış. 2013'te 749 dolar. Yükseliş trendi gözlenmiyor. 2005'te rakam 766 dolar. Hatta buna bakarsak gerilemiş. 2010'dan sonra bir miktar artış gözleniyor. Ancak 2013 rakamı sonuç olarak alınırsa, ciddi bir artış yok. Daha fazla turist geliyor, kişi başına rakamlar aynı kalsa da toplam turizm geliri artıyor. Ancak Türkiye, 'ucuz ülke' olmaktan henüz çıkmış değil. Turiste harcama yaptıramıyor.

HARCAMA DÜZEYİ GÖRECE DÜŞÜK

17 Şubat 2014 Pazartesi

Başaran Ulusoy: Kurdaki artış yabancı turist akışını yükseltir!

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, 2014 yılının Türk turizmi için iyi geçmesini beklediklerini belirterek, “Turizmdeki istikrarlı yükseliş bu yıl da sürecek. Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında yaşadığı değer kaybının Türkiye’ye özellikle Avrupalı turist akışını olumlu yönde etkileme ihtimali yüksek” dedi. 

Bununla birlikte döviz hareketlerinin olumsuz etkileyebileceği pazarların da mevcut olduğuna dikkati çeken Ulusoy, “Bunların başında Rusya geliyor. Rus Rublesi’nin dolar karşısında yaşadığı düşüş dikkate alındığında 2013 yılında Rus pazarında yakaladığımız yüzde 20’ye yaklaşan yükselişin 2014’te aynı düzeyde sürdürülemeyeceği öngörülebilir” dedi. Ulusoy, Türk Lirası’nın dolar, euro ve sterlin gibi farklı para birimleri karşısında yaşadığı değer kaybı nedeniyle ülkeye gelecek olan yabancı ziyaretçi sayısında ciddi artış öngörüldüğünü vurgulayarak, dövizdeki bu hareketin özellikle Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi Türkiye’ye en çok turist gönderen ülkelerden gelen talebi artıracağını söyledi.
 
UCUZ ÜLKE İMAJI YARATILMAMALI
 
Ulusoy, döviz kurundaki değişimin 2014 yılı için turizmcilerin hareket alanını genişletirken, diğer ülkelerle rekabette Türkiye’yi bir adım öne çıkartacağını dile getirerek, uygun fiyatlı tatil sunarken Türkiye’nin “ucuz ülke” imajı yaratmamasına da dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti.
 
KURDAKİ ARTIŞ ZİYARETÇİ SAYISINI ARTTIRMAZ
 
TUROB  Başkanı Timur Bayındır da döviz kurlarındaki yükselişin bazı ülkelerden Türkiye’ye gelen ziyaretçiler açısından bir avantaj sağlayacağını belirterek, “Kurdaki artışın otel doluluklarını ve ziyaretçi sayısını artıracağını düşünmüyoruz, sadece dolar ve euro kullanan ülkelerden gelen turistler,  yiyecek-içecek ve alışveriş gibi hizmetlerden daha avantajlı bir şekilde yararlanabilecek” dedi.

15 Şubat 2014 Cumartesi

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ÖMER ÇELİK, NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLÜ MO YAN’I AĞIRLAYACAK!

- Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Nobel Edebiyat Ödüllü Mo Yan’ı Türkiye’de ağırlayacak.
Bakan Ömer Çelik'in kültürel diplomasi stratejisi ile Türkiye'ye davet edilen önde gelen isimler; ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini, kültürel değerlerimizle birlikte tanıma imkanını yakalıyor. Ülkemizi her yönüyle birebir tanıyan önde gelen isimler ülkelerine döndüklerinde Türkiye’yi başta soyal medya olmak üzere, televizyonprogramları, roman ve makalelerde vatandaşlarına anlatıyor.
Her alanda önemli isimleri Türkiye’ye davet eden ve ağırlayan Bakan Ömer Çelik'in bu kez misafiri, Çin Halk Cumuhuriyeti'nden Nobel Edebiyat Ödüllü Mo Yan olacak.
İsveç Akademisi'nin, "sanrısal gerçekçilikle halk hikayelerini, tarihi ve şimdiyi kaynaştırma"daki ustalığına atıf yaparak 2012 yılında Nobel Edebiyat Ödülüne layık gördüğü Çinli yazar Mo Yan17 Şubat'ta Türkiye’ye geliyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik tarafından ağırlanacak olan dünyaca ünlü yazar, Bakanlık tarafından kendisi için hazırlanan program kapsamında İstanbul'un tarihi ve turistik yerlerini gezecek.
Nobelli yazar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2013’te başlattığı “100 Çinli Entelektüel” projesi kapsamında Türkiye’nin güzelliklerini keşfedecek. Çin'in Franz Kafka'sı olarak adlandırılan Mo Yan için Türkiye’nin tarihi ve turistik yerlerini görüp bilgi alabileceği, ayrıca doğal güzelliklerinin keyfini süreceği bir program hazırlandı.
Programı kapsamında Bakan Ömer Çelik’in Mo Yan’ı kabul ederek görüşmesi de planlanıyor.
ÇİN EDEBİYATININ YAŞAYAN EFSANESİ
Kültür Devrimi sırasında 11 yaşındayken okulu bırakıp önce çiftçi olarak ardından fabrika işçisi olarak çalışan ve bu sırada yazmaya başlayan Mo Yan’ın kişisel öyküsüne gelince...
Gerçek adı Guan Moye olan Mo Yan, eserlerinde Çince "Konuşma!" manasına gelen Mo Yan mahlasını kullanıyor. Batı dünyasında Kızıl Darı Tarlaları filmine konu olan iki romanı ile bilinen yazar, sınıf mücadelesini anlatan yapıtı ile Asya Erkek Edebiyat Ödülü'nü, Çin'deki ''tek çocuk'' politikasını konu edinen son romanı ile de Çin'in en önemli edebiyat ödüllerinden olan ''Mao Dun Edebiyat Ödülü''nü aldı.
Mo Yan, 2012 Nobel Edebiyat Ödülü’nü alırken Çin’de doğan ve Çin’de yaşamayı sürdüren ilk Çinli Nobel ödüllü yazar oldu.
PROJE KAPSAMINDA TÜRKİYE'YE GELECEK DİĞER İSİMLER
Çin’de bir milyonun üzerinde aylık satış ortalamasıyla birinci sırada bulunan Çin Coğrafyası dergisinin baş editörü olan Shan Zhiqiang, Çin Edebiyat dünyasının tanınan isimlerinden olan Chen Huizhong ve farklı alanlarda kitapları bulunan pek çok yazar da ülkemizi gezme fırsatı bulacak.
Alanlarında etkin bir yere sahip bu isimlerin, ülkelerine döndüklerinde gerek sosyal medyada yapacakları paylaşımlar gerekse televizyon ve gazetecilik dünyasında Türkiye tanıtımı için yararlı alternatif eserler ortaya koyacakları düşünülüyor.

14 Şubat 2014 Cuma

Oğuz Terzi, MNG Turizm'in 2014 hedeflerini anlattı!

2014 yılında yurtiçinde yüzde 15, yurtdışında yüzde 20 büyüme hedefi belirlediklerini söyleyen MNG Turizm Genel Müdürü Oğuz Terzi, yeni tur programlarını ve kurdaki hareketliliğin turizm sektörüne etkisini TurizmdeBuSabah'a anlattı.


MNG Turizm Genel Müdürü Oğuz Terzi ile 2013 yılında yürüttükleri çalışmaları ve şirketin 2014 hedeflerini konuştuk. Terzi şunları söyledi:

"Bizim açımızdan yoğun bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Büyüme ve gelişme hızımız 2013'de pik noktadaydı. Yurtiçi ve yurtdışı satışlarının tamamında hedeflediğimiz rakamlara ulaştık. Gemi ve yurtdışı turlarımızda büyüme oranımızın geçen yıllara oranla daha yüksek olduğunun altını çizmek isterim. 

Gemi turlarında bir önceki yıla oranla 2013'de yüzde 100, yurtdışı turlarda ise yüzde 27 artış sağladık. Yurtiçi genel otel satışlarında yüzde 14, Kıbrıs'ta ise yüzde 35 büyüdük. Bildiğiniz üzere yine 2013'de toplantı ve kongre turizmine başladık. Kısa sürede çalıştığımız firma sayısını artırdık. 

TEKNOLOJİMİZİ YENİLEDİK

Aynı zamanda teknolojik altyapımızı geliştirmek için çalışmalar yaptık. Web sitemizi; masaüstü bilgisayarlar, tabletler ve mobil cihazlar üzerinden hızlı ve güvenli online rezervasyon yapılacak şekilde yeniledik. 

SOSYAL MEDYA KULLANIMINI ARTIRDIK

Sosyal medyayı en etkili biçimde kullanan acentelerden biriydik. 2013'de kullandığımız rezervasyon sistemini değiştirmiştik. Bu sisteme bağlı olan yeni CRM programımız ile misafir profilimizi çok daha iyi takip edebiliyoruz. Değerlendirmelerimiz sonucu kampanyalara ağırlık verdiğimiz sosyal medya kullanımını artırdık. 

2014 İÇİN YURTİÇİNDE % 15, YURTDIŞINDA % 20 BÜYÜME HEDEFİ KOYDUK

2014'de büyüme hızımızı devam ettirmek istiyoruz. Yurtiçinde yüzde 15, yurtdışında ise yüzde 20 büyüme hedefi belirledik. Bu hedefi gerçekleştirmek için ürün çeşidimizi artıracak bazı çalışmalar yaptık. Yurtdışı turlara yeni destinasyonlar ekledik. Yeni destinasyonlarda özellikle uygun bütçeli turlar organize ederek daha çok kişinin yurtdışına seyahat etmesini hedefledik. 

"ERKEN REZERVASYONU ÖNE ÇEKTİK"

Örneğin Yunanistan'a otobüslü ekonomik paketler hazırladık. Orta Avrupa'da daha önceleri 3 ülke 3 şehir konseptli turları 4 ülke ve 6 şehir olarak genişlettik. Klasik İtalya programlarına Güney İtalya'nın Amalfi kıyılarını ekledik. Son yıllarda çok ilgi çeken nehir turları destinasyonlarımızı artırdık. 

Yurtiçinde çalıştığımız otel ve tatil köyleri sayımızı artırdık. Bu yıl erken rezervasyon fırsatını Kasım ayına çektik, yurtiçi konaklamalarda yüzde 40'a varan indirimler yaptık. Yurtdışı ve gemi turlarında da erken rezervasyon indirimleri verdik. Sloganımızı da 'Bu yaz herkes tatil yapacak' olarak belirledik. Verdiğimiz indirimler ve cazip ödeme koşulları ile bunu verdiğimiz sözü gerçekleştirmeye çalışıyoruz."

Döviz kurlarındaki hareketliliğin paket tur satışlarına etkisini sorduğumuz MNG Turizm Genel Müdürü Oğuz Terzi şunları kaydetti:

"DALGALANMA DEVAM EDERSE DURUM TERSİNE DÖNEBİLİR"

"Döviz kurlarındaki hareketliliğin piyasalarda genel olarak tedirginlik yarattığını ve psikolojik bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Ancak 2013 Aralık ve 2014 Ocak ve Şubat ayları rezervasyonlarımızda olumsuz bir etkilenme olmadı; hatta 2012 ve 2013'ün aynı dönemlerinde karşılaştırdığımızda artış sağladık. Bu konuda bir önemli nedenin erken rezervasyon indirimi ve cazip ödeme imkanları olduğunu düşünüyorum. 

Ayrıca ekonomik paketlerde rezervasyon sayısında artışın daha yüksek olduğunu gözlemledik. Olumsuzluk bu aşamada yurtdışı turlar sırasında yapılan alışverişte etkili olacaktır. Rezervasyon artışlarına göre şimdilik olumsuz bir tablo görünmüyor. Ancak dalgalanma devam ederse durum tersine dönebilir, sadece rezervasyon artış hızını azaltmakla kalmaz yurtdışına çıkan sayısını da azaltabilir." 

13 Şubat 2014 Perşembe

Mersin'de yol çalışmasında tarihi eser çıktı!

Mersin'in merkez Mezitli İlçesi'nde yol çalışmaları sırasında 2 bin yıl öncesine ait olduğu sanılan sütun ve çeşitli tarihi eserler çıktı.
Menderes Mahallesi Barbaros Hayrettin Paşa Caddesi mevkiinde çalışma yürüten Mezitli Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü'ne bağlı ekipler, mermer sütunlar ve çeşitli kalıntıların ortaya çıkması üzerine çalışmayı durdurdu.
Tarihi kalıntıların çıktığı yerin etrafı güvenlik şeridiyle çevrilirken müze yetkililerine de bilgi verildi.
Toprak altından titizlikle çıkartılan tarihi eserler müze yetkilileri tarafından incelemek üzere Mersin Müzesi'ne götürülürken, eserlerin M.S. 2'nci ve 3'üncü yüzyıllara ait olduğu sanılıyor.
Kazdıkça tarih çıkıyor
İlçede son birkaç yıl içinde inşaat temel kazıları, yol ve altyapı çalışmaları sırasında bugünden yaklaşık 2 bin 500 yıl öncesine ait kayaya oyma mezarlar ortaya çıkmış, mezarların içerisinde çok sayıda kemik ve kafatasının yanı sıra yağdanlık ve tencere kapakları bulunmuştu. Topraktan çıkarılan çeşitli eserler, Mersin Müzesi'nde ziyaretçilere açıldı.
Gizemini koruyor
Arkeolojik açıdan Kilikya tarihinin önemli hazinelerden biri olan Soli Pompeipolis Antik Liman Kenti'nde yaklaşık 10 yıldır yürütülen kazılarda bugünden 3 bin yıl öncesine ait yüzlerce muhteşem eser bulundu.
Kazılarda; liman, sütunlu cadde, tiyatro, Roma hamamı, kent duvarları, Nekropol Su Kemeri gibi yapılar ortaya çıkarıldı. Roma imparatoru ile üst düzey yöneticilerinin büstlerini taşıdığı Sütunlu Cadde'de; Sağlık Tanrısı Asklepios ve Tanrıçası Hygeiea, Tanrıların Kralı Zeus, Adalet Tanrıçası Nemesis, Bereket Tanrıçası Demeter, Şarap Tanrısı Dionysos heykelleri bulundu. Höyük'te ise; antik çağda ölünün öbür dünyada kullanılması inancıyla bırakılmış olan, mezar hediyesi gibi işlevleri bulunan kandiller, Bizans dönemi baskı mühürleri, tabak ve kaseler ele geçti.
Efes'e rakip olacak
Çalışmaların tamamlanmasıyla, Neolitik, Helenistik, Roma dönemleri gibi birçok dönemi bünyesinde barındıran ve yapısıyla hayranlık uyandıran Soli'nin Efes kadar ilgi göreceği belirtiliyor.

12 Şubat 2014 Çarşamba

Havuçları hazırlayın uşaklar kardan adam geliyor!!

Çamlıhemşin’in en güzel yaylalarından Ayder, bu hafta sonunda şenlenecek. Cumartesi başlayıp iki gün sürecek Kardanadam Şenlikleri’nde konser ve açık havada horon gösterilerinin yanı sıra lazboard’dan iglo yapımına pek çok yarışma var.

Kaçkarların eteğindeki Çamlıhemşin ilçesine bağlı 30’dan fazla köy var. Mahalleleri de katarsak yaklaşık 50 yerleşim. Köyler ve mahalleler kadar önemli olan diğer yerleşimler yaylalar. Yazın süt, yoğurt, yağ, kaymak üretmek isteyenler yüzlerce yıldır yaylalara çıkıyor.

Bölgenin turizme açılmasıyla yaylalar son 20 yılda önemli bir yazlık dinlenme merkezine dönüştü. Aralarından Ayder ön plana çıktı. Şifalı kaplıcaları popülerliğini artırdı. Kış aylarında da kullanılır oldu. Altı yıldır, karla birlikte ağaçların büyük sessizliğe büründüğü dönemde Ayder’in geniş düzlüğünde toplanan kalabalıklar tulum eşliğinde horonlar oynayarak şubat ayını karşılıyor. “Kardanadam Şenlikleri”nde lazboard, hızarla odun kesme, iglo ve kar mağarası yapımı yarışmaları düzenleniyor. Ünlüler konser veriyor. Çocuklar şambrelle tepelerden kayıp karın tadını çıkırıyor. Bu yıl 1-2 Şubat’ta düzenlenecek şenliklerin konuk sanatçısı Yaşar Kurt.
GEÇEN YIL 13 BİN KİŞİ İZLEDİ
Geçen yıl Kardanadam Şenlikleri’ni iki günde 13 bin kişi izledi. Altı yılda toplam katılımcı sayısı 40 bini buldu. Etkinliği düzenleyen Çamlıhemşin Doğa Sporları İhtisas Kulübü yetkilileri yurtdışından da etkinlikleri izlemeye gelenler olduğunu söylüyor. Uzun kış aylarında hemen hemen hiçbir kış faaliyetinin gerçekleştirilmediği Kaçkarlar’da Kardanadam Şenlikleri, alternatif bir aktivite olarak ön plana çıkıyor.
KIŞ FIRSATI
Ayder’e gelmişken kışın tadını çıkarmak gerekir. Hazirandan itibaren yoğun ziyaretçi çeken, temmuzdan eylüle şenlenen yaylanın en huzurlu dönemi kış ayları. Kış turizmi gelişmediğinden bu dönemde sessizliğe bürünüyor. Festival zamanı bile, etkinliklerin yapıldığı alanın dışına çıkıldığında doğayla başbaşa kalmak mümkün. İşte o sessizlikle birlikte Ayder’in karşı yamaçlarına doluşan karları, rüzgârın sesini, ağaçkakanların büyük gürgen ağaçlarına yaptığı salvoların ritmini dinlemek büyük keyif.
Muhlama peynirsiz, Laz böreği muhallebisiz olmaz
Ayder’e kış aylarında yapılacak bir gezi yerel mutfağı tanımak için de fırsattır. Yörenin en özel yemeği muhlamayı tatmadan gitmek olmaz. Hemen hemen her mekânda bulunabilecek bir yiyecek türü olan muhlamanın en büyük özelliği pratik olması. Muhlama; bir tavanın ya da sahanın içerisine köy peyniri, beyaz un (bazı yerlerde mısır unu katılıyor), yumurta ve süt / kaymak konularak yapılıyor. Bütün malzeme tava içerisinde eriyik hale geldiğinde tereyağı eritilip üzerine boca ediliyor. İfrata kaçmamakta fayda var. İçindeki muhallebisi kıvamında olursa laz böreği; karalahana sarması, mısır ekmeği de yerel mutfakta tadılması gerekenlerden.
Bu kadar yemek yedikten sonra yürüyüş yapmak elzem. Yürümeye başlamışken; yaylada ya da Çamlıhemşin’de çirkin binaların içinde kaybolan eski mimariyi es geçmemenizi tavsiye ederim: Kimbilir neler yaşamış olmanın tüm zenginliği ve birikimiyle hâlâ sapasağlam ayakta durmalarını hayranlıkla izleyeceksiniz… Fotoğraf makinelerinizi yanınızdan eksik etmeyin, şenlikte binlerce insan olacak, bolca görüntü elde etme şansını kaçırmayın.

11 Şubat 2014 Salı

UZAK DOĞUNUN İNCİSİ: TAYLAND

Vize almadan ve çok fazla paraya ihtiyaç duymadan gidebileceğiniz efsanevi ülke; Tayland.
Eşsiz doğal güzelliklere, sinema çekimlerine ev sahipliği yapmış tropikal adalara, dünyaca ünlü tay masajına, sınırsız gece hayatına ve zengin bir mutfağa sahip, dünyanın en turistik ülkelerinden biri olan Uzak Doğu’nun renkli ülkesi Tayland’ a uzun ama keyifli bir uçak yolculuğunun ardından ulaşabilirsiniz.
Ülke Batı’nın modernliği ile Doğu’nun gelenekselliğini harmanlayarak gezginlere eşsiz bir tatil keyfi sunmaktadır.
Tayca ismi ile Guiness Rekorlar Kitabı’na giren ‘’melekler şehri’’ olarak bilinen başkent Bangkok ülkenin turizm merkezidir.
Uzak Doğu’nun merkezi ve Asya’nın en çok ziyaretçi alan şehri Bangkok’ta tarihin izlerini görebilirsiniz.
Rattanokasin adası, Grande Place (Tayland Kraliyet Sarayı), Wat Pho ( Yatan Buda Tapınağı), Wat Arun (Şafak Tapınağı), Wat Phra Kaew (Zümrüt Budha Tapınağı), yüzen pazar şehirde görülecek başlıca yerlerdendir.
PATTAYA
Tropikal adaları, geniş alışveriş olanakları sunan sokakları ve eğlenceli gece hayatı ile dikkat çeken şehirde; Hakikat Tapınağı, Timsah Çiftliği,  Buda Tepesi, Kaplan Parkı, Sualtı Dünyası, Manzara Noktası, Walking Street’i gezebilir. Orman içerisinde fil safarisi keyfini yaşayabilirsiniz.
PHUKET
Sıcaklık ve nemden bunaldıysanız kendinizi bu tropik adanın berrak sularına bırakabilir

10 Şubat 2014 Pazartesi

TRABZON' DA GEZİLECEK YERLER

Kaleler
Trabzon Kalesi

Büyük bir bölümü ayakta kalan surlar şehrin eski yapılarını oluştururlar. Bugünkü surların en eski bölümü Roma devrine MS 5. yüzyıla tarihlenmektedir. Surların daha eski safhaları hakkında tarihi kaynaklar bilgi verirler. MÖ. 5. yüzyılda şehri gören Ksenefon surların varlığından sözetmektedir. Trabzon surları Yukarı Hisar, İçkale, Orta Hisar ve Aşağı Hisar olmak üzere üç bölüme ayrılmaktadır.

Yukarı Hisar ile Orta Hisar, Kuzgun Dere ile İmaret (İskeleboz ) deresi arasındaki yüksek kaya kitlesi üzerine kurulmuştur. Bu bölüm kalenin en eski bölümünü meydana getirmekte ve kaba olarak bir yamuğa benzemektedir. 

Şehrin adı bu Trapez-Trapezus yamuk şeklinden gelmektedir.


Akçakale

Trabzon'un 18 km batısında bulunan Akçakale de denize hakim bir terasta ilçeye ismini veren kale yer almaktadır. Kalenin 1297-1330 yılları arasında İmparator Alexios II tarafından Selçuklulara korunmak amacıyla yaptırıldığı sanılmaktadır.Trabzon’un fethinden sonra Kale yedi yıl daha savunulmuş ve sonra Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Mahmut Paşa tarafından ele geçirilmiştir. Kuşatma sonunda şehit düşen Mahmut Paşa da kaleye gömülmüştür. Osmanlı döneminde onarım geçiren ve bazı yeni ilavelerle genişletilen kale önemli bir askeri üs olma özelliğini yüzyılımızın başlarına kadar korumuştur. 

Moloz ve kesme taştan yapılan kalenin birçok bölümü yıkılmış olmasına rağmen yine de orijinal görünümünden pek fazla uzaklaşmamıştır. Ancak katlar arasının ahşap oluşu bu bölümlerin günümüze ulaşmasını engellemiştir.

Manastırlar
Meryem Ana (Sumela) Manastırı
Trabzon’un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere vadisine hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında "Meryem Ana" adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür. 

Meryem Ana adına kurulan manastırın "Sumela" adını "siyah" anlamına gelen "melas" sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir. 

Rivayete göre; Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atinadan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6.yüzyılda İmparator Justinianus’ un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine Generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir. 

Sumela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13.yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’ nden III Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III Alexios’ un oğlu III Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sumela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir. 

Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela’ nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir. 

Sumela Manastırı’nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gelmiştir. 

Trabzon’un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923’den sonra tamamıyla boşaltılmıştır.

Sumela Manastırı’nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır. Bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir. 

Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bölümü yıkılmıştır.

Dar uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir.Avlunun etrafındaki binalarda odalardaki dolapları, hücreleri, ocakları ile Türk sanatının etkileri de görülmektedir. 

Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En alt tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir. 

Sumela Manastırı’nda yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatı ile ilgili tasvirlerdir. 

Manastırın tehlike arzeden önemli bir bölümü restore edilmiş olup, restorasyon ve konservasyon çalışmaları devam etmektedir.

Vezalon (Yahya) Manastırı
Maçka ilçesinin kiremitli köyünün 7 km batısında çam ormanları içerisinde bulunur. Bu manastırda da bir mağara ve ayazma vardır.

İlk manastır mağaranın önünde kurulmuştur. Bugün ayakta kalan mağaranın önündeki kilise ve keşiş odaları, 19.yüzyıla aittir. Kompleksin 9 km kuzeyindeki şapel 15.yüzyıla tarihlenmekte ve içerisinde değerli freskler bulunmaktadır.

Kuştul - Hızır İlyas Manastırı ( Gregorius Peristera)
Peristera adıyla anılan manastırdır. Bu manastır 8. yüzyılın ortalarında Maçka’nın Şimşirli Köyü yakınlarında, kurulmuş ve daha sonra gelişmiştir. Günümüze ancak manastırın temelleri ulaşabilmiştir


Kaymaklı Manastırı
Trabzon’un 3 km güneydoğusunda Boztepe'nin Değirmendere vadisine bakan yakasında kurulmuştur. 1424 yılında inşa edilmiştir. Yapılar topluluğu dikdörtgen alan içerisinde, ortada tek apsisli kilise, kuzey batıda çan kulesi, güney doğuda ise küçük bir şapel ve manastır hücrelerinden oluşmaktadır.

Manastır yapıları birçok defa onarım görmüştür. En eski kısım kilisenin beşken apsis bölümüdür. Kilise içerisindeki freskler 18. yüzyıla tarihlenmektedir.

Kızlar (Panagia Theokephastros) Manastırı
Boztepe’ nin yamacında şehre hakim bir mevkide kurulmuştur. İki teras üzerine inşaa edilen manastır kompleksi yüksek bir koruma duvarı ile çevrilmiştir. Manastır III. Alexios zamanında (1349-1390) kurulmuş birkaç defa onarılmış son şeklini 19. yüzyılda almıştır. 

İlk olarak güneyde içinde kutsal su bulunan kaya kilisesi ve onun girişindeki şapel ve birkaç hücreden ibarettir. Kaya kilisesinin içerisinde kitabeler ve Alexios III karısı Theodora ve annesi Eirene’ nın portreleri yer almaktadır.

Kızlar Manastırı(Panagıa Keramesta)
Bu manastır, Trabzon-Hamsiköyü yolu üzerinde kiremitli köyü vadisi üzerinde yer almaktadır. Yerin isminin manası şimdiye kadar anlaşılamamıştır.Buraya ilk kez kimlerin geldiğini belirten bir kitabe yoktur. 

Sumela veya Vazelon manastırlarının bir minyatürü olan bu yapıda, kutsal bir mağara ile tamamlanır.Günümüze kadar gelen taş bölümler, bu manastırın Orta çağ'da yapılmış olduğu hissini uyandırıyorsa da, yapı 1858 yılında inşa edilmiştir


Konaklar

Sivil Türk Mimarisi Örnekleri

Memişoğlu Konağı

Sürmene ilçesinin 4 km doğusunda Balıklı mevkiinde yer alır. İki katlı kademeli cepheli büyük bölümü taştan inşa edilmiş geniş saçaklı bir yapıdır.

Bölgemizde taş ve özellikle ahşap işçiliği ile ünlüdür. Kapı kanatları ve tavanlar ahşap işçiliğinin en mükemmel örneklerini sergiler. 

18 yy.da yapıldığı sanılan binanın üst katındaki batı odasının ortasında bir mil etrafında dönebilen bir parça vardır ki: bu vantilatör ve rüzgar gülü vazifesini görmektedir. Tavanın bu özelliğinden dolayı konağa halk arasında ''Döner tavanlı konak ''ismi verilmiştir. 

Nemlizade Konağı

Gazipaşa mahallesinde yer alan eser geniş bir alana yerleştirilmiş dört katlı kargir bir yapıdır.Konak haremlik ve selamlık bölümlerinden oluşmakta idi. Zemin kat ve odalarında Kütahya çinilerinin en güzel örnekleri panolar şeklinde sergilenmiştir. 



1945-1963 yılları arası bina tekel bürosu olmuşi 1963-1979 yılları arasında Fatih Eğitim Enstitüsü yapılmış,17 Eylül 1979 tarihinden itibaren Trabzon İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi olarak kullanılmış halen eski Kız Meslek Lisesinin Kültür Bakanlığına devrinden sonra Olgunlaşma Enstitüsü ve Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermeye devam etmektedir. 




Yarımbıyıkoğlu Evi 

Pazarkapı Mahallesinde Kundupoğlu sokaktadır. 2 katlı dış sofalı planlı bir evdir. Kötü onarımlarla süsleme özelliklerini yitirmiştir. 1706 yılında yapıldığını kitabesinden öğreniyoruz.

Kundupoğlu Evi:

Yarımbıyıkoğlu evinin güneyinde yer alır. Sadece bir kısmı ayakta kalmıştır. Zamanında dış sofalı planlıydı. Bugün onarılan fevkani, üst oda alçı, ahşap oyma ve kalem işi süslemelere sahiptir. 18. yüzyıla tarihlenmektedir.

Çakırağa Konağı 

Trabzon’un Hayrat ilçesi’nin Sarıağaç köyünde bulunan konak İsmailağa tarafından h.1237 (1821) yılında yaptırılmıştır.Konağın zemin katı kesme taş olup, kış odası, kiler ve ambar burada yeralmaktadır. Ahşap Bağdadi kaplamalı ikinci kattaki oda sayısı tam olarak bilinmemektedir. Çakırağa Konağı, 1979 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır 

Ortahisar Evleri (Trabzon) 

Eski Türk evlerini ön plana çıkartan en önemli unsur geleneksel mimari tarzındaki fonksiyonellik ve estetiktir. Bu evler bir yandan kentsel konumlarıyla diğer yandan mimarileriyle dikkate değerdirler. Eski Türk evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. 

Orta Mahalle (Akçaabat) 

Anadolu'nun kimi bölgeleri "Örnek Evler" niteliğini taşıyan yerleşme örnekleri açısından günümüze kadar önemli değişiklikler geçirmeden gelebilmiştir. Bu yerleşmeler arasında Akçaabat-Orta Mahalle Evleri Karadeniz Bölgesinde en önde gelenlerden birisi olarak sayılabilir


Camiler
Gülbahar Hatun Camii 


Yavuz Sultan Selimin annesi Gülbahar Hatun’un hatırası için Orta Hisar’ın batısında, Zağnos Köprüsü’nün yakınında bir külliye içerisinde yapılmıştır.
Külliyeden cami ile türbe günümüze gelebilmiş; imaret, medrese, hamam ve mektep yıkılmıştır.

Mektebin yerine 1899 tarihinde bugünkü Gülbahar Hatun İlkokulu yapılmıştır Kaynaklar Gülbahar Hatun’un ölümünden sonra 1514 yılında yaptırıldığını göstermektedir. 

Caminin inşa kitabesi yoktur. Cami erken devir Osmanlı mimarisinde ayrı bir plan tipi oluşturan Zaviyeli Camiler grubuna girmektedir. Duvar işçiliği özenlidir. Pencereler, son cemaat mahali, kemerleri ve minarede koyu gri ve sarımsı beyaz taş kullanılmıştır. Caminin örtüsü kurşun kaplıdır.

Mihrap mermerden yapılmıştır. Kenar bordürleri sade, tepeliği bitkisel süslemelidir. Beşgen niş mukarnaslı bir kavsara ile son bulur. Köşeliklerinde ikişer kabara (gülbezek) motifi yer alır. Minberde mermer olup sade bırakılmıştır. 

Caminin klasik dönem süslemeleri bozulmuştur. Bugünkü süslemeler son onarımlarda yapılmıştır. Avlusundaki şadırvan eskiden kubbe ile örtülüydü. Bu örtü son onarımlarla konik külaha dönüştürülmüştür.

Ortahisar Fatih Camii 

Yapı altınbaşlı Meryem Kilisesi Chrysokephalos olarak adlandırılmıştır. Kuruluşu 914 yılına kadar inmektedir. Bu yapının manastır içerisinde bazilikalı planlı olarak yapıldığı sanılmaktadır. 

Bugünkü planın esası 12. yüzyılda gerçekleştirilmiş olmalıdır. Araştırmacılar yapının 6 esas onarım devri geçirdiğini belirtmişlerdir. Üç nefli olan yapının apsisi içten yuvarlak dıştan çokgendir. Bir iç ve bir dış narteksi vardır. 

Kuzey girişi 14. Yüzyılda inşa edilmiştir. Merkezi kubbe pandantiflere oturur ve 12 köşeli yüksek bir kasnağa sahiptir. Zamanında şehrin baş kilisesi, katedrali olduğu için yapının süslemesine önem verilmiştir. Freskler bugün sıvanmıştır. Bema duvarlarında ve zeminde opus sectile tarzında mozaik süsleme yer almaktadır. 

Fetihten sonra camiye çevrilmiş ve belki de Fatih, ilk Cuma namazını burada kılmıştır. Fatih Medresesi de yapıya bitişik olarak kurulmuştur. Türk devrinde caminin esas girişi kuzeye alınmış, güney duvarının ortasına bir mihrap yerleştirilmiş, minber konulmuş ve minare yapılmıştır. 

Mihrap taştan yapılmış olup, süsleme bakımından zengindir. Mihrabı çevreleyen geometrik geçmeli bordürler, mukarnaslı niş ve alındığındaki rozetler Selçuklu örneklerini hatırlatmaktadır. Ceviz ağacından yapılmış minber değerli bir sanat eseridir. 

Orta Hisar Camii’ne değişik zamanlarda nakışlı süslemeler yapılmış ve kitabeler konulmuştur. Mihrabın doğusundaki oda 1842 yılında kütüphane haline getirilmiş ve kapısı üzerine bir kitabe yerleştirilmiştir.

Yeni Cuma Camii 

Trabzon’un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios’a ithaf edilmiştir. İlk kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Araştırmacılar ilk yapının bazilika olduğunu belirtmektedir. Ayrıca 1291 yılına ait bir kitabe bulunmuştur. Bugünkü yapının 14. Yüzyılda haç planlı olarak inşa edildiği muhtemeldir. 

Yapının bugün narteksi yoktur. Üç nefli ve üç apsislidir. Orta apsis içten yuvarlık dıştan beş köşelidir. Diğerleri içten at nalı, dıştan yuvarlaktır. Merkezi kubbe doğuda haç biçimli iki ayağa, batıda yuvarlak iki dorik sütuna pandantifler yardımıyla oturur. Yan neflerin üzeri tonozlarla örtülmüştür. 

Bu yapıda da fresk izleri ve zemin mozayiklerinin kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca orta apsisin dışında kartal ve güvercin kabartmalarına yer verilmiştir. 

Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrilen yapıya kuzey giriş kısmı ile minare ilave edilmiştir. Büyük apsisten bir giriş daha açılmıştır. Taştan yapılan mihrap barok karakterlidir. Minberi ahşaptan yapılmış olup sade bırakılmıştır. Mahfilde iyi bir ahşap işçilik görülür. 

Bu ilavelerden başka caminin içinde çok değerli kalem işi süslemeler vardır. Pandantiflerin yazıları ünlü hattat Hafız Hasan Rıfat’ın eseridir. Kullanılan diğer kısımlardaki yazı ve nakışlar yenilenmiştir.

İskender Paşa Camii 

Atatürk Alanında Belediye Binasının bitişiğinde yer almaktadır. Cami’nin avlusunda yer alan medresesi yıkılmış, batı tarafındaki mezarlık kaldırılmıştır. Burada sadece İskender Paşa’nın mezarı bırakılmıştır. Camiye değişik zamanlarda ilaveler yapılmış ve onarımlarla orijinalitesi bozulmuştur. Çok iyi bir taş işçiliğine sahiptir. Minare , tuğla ve renkli taşlarla almaşık tarzda yapılmıştır. 

Yapının esas planı İznik’teki Yeşil Camiye benzemektedir. Muhtemelen öndeki üç bölümlü olan son onarımlarla değiştirilmiş ve kırma çatı ile örtülmüştür. Son cemaat mahallinden ara bölüme girilir. Burası, yan duvarlarla ve güneyden iki sütuna oturan ortada bir kubbe, doğu ve batısındaki tonoz parçaları ile örtülmüştür. Harim kısmı pandantiflere oturan bir kubbeye sahiptir. 

Mihrab ve mimber mermerden yapılmıştır. 19. Yüzyıl barok süslemelerine sahiptir. Üzerlerinde iri yapraklı kıvrım dallı bordürler, kartuşlar bulunmaktadır. Caminin içerisinde kalem işi süslemeler de bulunmaktadır. 

Cami’nin H. 936, M.1529 tarihli inşa kitabesi cephedeki giriş kapısı üzerindedir. Ayrıca burada yapının bugünkü haline kavuştuğu 1882 yılı onarımına ait kitabe de bulunmaktadır.

Ahi Evren Dede Camii 
Trabzon'a hakim Boztepe semtinde yapılmış olan caminin tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber Şemsettin Sami’nin belirttiğine göre Sultan Orhan döneminde Ahi Evren’in bir derviş dergahı inşa ettirdiği bunun da bugünkü cami ve türbenin yerinde olduğundan bahsetmektedir. 

Komplekse ait kesin bir bilgimiz yoktur. Burada aynı isimli bir cami inşa edildi. 

Ahi Evren Dede camisi Hacı Hakkı Baba'nın Abdulaziz döneminde H.1305 (1888) katkılarıyla tamir ettirilerek günümüze ulaştırılmıştır. 

Hızırbey Camii 

Bu eser Hızırbey mahallesinde yer almaktadır. Yapının ve mahallenin bu isimle anılması Trabzon'da valilik yapan Hızır Bey'den ötürüdür. Kare planlı olan yapı H.1213(1789/99) yılında yaptırılmıştır. Mimar Çetintaş'ın raporuna göre; camiinin hicri 1298(1880) senesinde halk tarafından yaptırıldığı söylenir ise de bu tarih tamir kitabesidir. Eser, 1970 yılında tamir ettirilmiş, Hızır Bey Camiini onarma ve güzelleştirme derneği'nin öncülüğünde Camii avlusu düzenlenmiş, son cemaat yeri genişlettirilerek asıl bölüme uyumlu olarak yeni ek yapı kuzey tarafına 20.YY. ın sonunda (1998:1999) yapılarak daha fazla cemaate hizmet verecek hale getirilmiştir. 

Çarşı Camii 
Tabzon’un Çarşı mahallesi Kemeraltı mevkiinde yer alır.Cami, uzun yıllar Trabzon’da valilik yapmış Hazinedarzade Osman Paşa tarafından H.1225, M.1839 yılında yaptırılmıştır. 

Caminin kurulduğu saha eğimli olduğu için kuzey cephesinde son cemaat mahallinin altına dükkanlar yerleştirilmiştir. Şehrin en büyük camisidir. Yapıda muntazam bir taş işçiliği göze çarpar. Örtüsü bütünüyle kurşunla kaplanmıştır. Kapı ve pencere silmelerinde barok süslemeli bordürler görülür. 

Cami, son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmekte ve altı istinatlı olarak planlanmış bulunmaktadır. Son cemaat mahalli üç bölümlü, kubbeli dört sütunun arasına yerleştirilen ince perde duvarlı ampir bir revaktan meydana gelmektedir.

Erdoğdu Bey Camii
H.985 M.1577 yılında Trabzon Valisi Erdoğdu Bey tarafından, kendi ismi ile anılan Erdoğdu Mahallesi’nde yaptırılmıştır. Cami birçok onarım geçirmiş ve geniş ölçüde özelliklerini yitirmiştir. Son cemaat mahalli ile harimin girişindeki ahşap mahfiller üstten irtibatlıdır. Mihrap nişinin mukarnaslı bir kavsarası vardır. Köşeliklerde birer gül-bezek ile üst kısımda yazı kuşağı yer alır. Burada bulunan H.1317, M.1899 tarihi caminin son onarımına aittir. Minber ahşap olup sade bırakılmıştır. 

Tavanlı Camii 

Trabzon’un tipik çatılı camilerinden birisidir. 1874 yılında Nemlizadeler tarafından yapılmıştır. Geniş bir haziresi vardır. Dikdörtgen planlı olan yapı son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmektedir. 

Kalın taş duvarlar özenli bir işçilik gösterir. Harimin giriş kısmı üzerinde ahşap mahfil yer almaktadır. Caminin aydınlatılması bütün cephelerdeki pencerelerle sağlanır. Taş mihrap bordürleri vazodan çıkan ağaçlar ve kıvrım dallarla kabartma olarak süslenmiştir. Minber sade tutulmuştur. Harimin ahşap tavanı da ortada göbeklidir. 


Müze ve Örenyerleri 
SUMELA (MERYEM ANA) MANASTIRI



Trabzon’un Maçka İlçesinin Altındere Köyü sınırları içinde, Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerine kurulmuş olan Sumela Manastırı, halk arasında “Meryem Ana” adı ile anılır. Vadiden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunan yapı, bu konumuyla manastırların şehir dışında, ormanlarda, mağara ve su kenarlarında kurulma geleneğini sürdürmüştür.

Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sumela” adını “siyah” anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı söylenmektedir. Bu ismin manastırın kurulduğu koyu renkli Karadağlar’ dan geldiği düşünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine bağlanabilmektedir.

Rivayete göre; Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophranios isimli iki rahip tarafından kurulmuş olan manastır, 6.yüzyılda İmparator Justinianus’un manastırın onarılarak genişletilmesini istemesi üzerine Generallerinden Belisarios tarafından tamir edilmiştir.

Sumela Manastırı’nın şimdiki durumuyla varlığını 13.yüzyıldan itibaren sürdürdüğü bilinmektedir. 1204 tarihinde kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden III.Alexios (1349-1390) zamanında manastırın önemi artmış ve fermanlarla gelir sağlanmıştır. III.Alexios’un oğlu III.Manuel ve sonraki prensler döneminde de Sumela yeni fermanlarla zenginleştirilmiştir.


Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesini takiben Osmanlı Padişahları pek çok manastırda olduğu gibi Sumela’nın da haklarını korumuşlar, bazı imtiyazlar vermişlerdir. 

Sumela Manastırı’nın 18. yüzyılda bir çok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlar fresklerle süslenmiştir. 19. yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği, yazılarına konu edilen bir yer haline gel-miştir. Trabzon’un 1916-1918 yılları arasındaki Rus işgali sırasında manastıra el konulmuş, 1923'den sonra tamamıyla boşaltılmıştır.

Sumela Manastırı’nın başlıca bölümleri; Ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazma’dır. Bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine inşa edilmiştir. Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bölümü yıkılmıştır.

Dar uzun bir merdivenle manastırın ana girişine ulaşılmaktadır. Giriş kapısının yanında muhafız odaları bulunmaktadır. Buradan bir merdivenle iç avluya inilmektedir. Solda, manastırın esasını teşkil eden ve kilise haline getirilen mağaranın önünde çeşitli manastır binaları bulunmaktadır. Sağ tarafta kütüphane yer almaktadır. Yine sağda yamacın ön yüzünü kaplayan büyük balkonlu bölüm keşiş odaları ve misafir odaları olarak kullanılmıştır ve 1860 yılına tarihlenmektedir. Avlunun etrafındaki binalarda odalardaki dolapları, hücreleri, ocakları ile Türk sanatının etkileri de görülmektedir.

Manastırın ana ünitesini meydana getiren kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarları fresklerle donatılmıştır. Kaya kilisesinin içinde avluya bakan duvarda III. Alexios dönemine ait fresklerin varlığı tespit edilmiştir. Şapeldeki freskler ise 18. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir ve üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir. En alt tabakanın freskleri daha üstün niteliktedir.

Sumela Manastırı’nda yer yer sökülerek alınmış olan ve oldukça harap bir görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatı ile ilgili tasvirlerdir. 

TRABZON MÜZESİ

Trabzon müzesi olarak düzenlenen konak zeytinlik caddesinde 1900’lü (1889-1913) yılların başlarında banker Kostaki Thopylaktos tarafından büyük programlı konut olarak yaptırılmıştır. Konağın mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan bir çok malzemenin de İtalya’dan getirildiği bilinmektedir. 

Kostaki Teopylaktos 1917 yılında iflas edince bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır.

Trabzon Valisi Ali Galip Bey zamanında 1927-1931 yıllarında 25.000 TL bedelle kamulaştırılarak, 1927-1931 yılları arasında Hükümet Konağı, 1931-1937 yılları arasında Genel Müfettişlik Binası olarak kullanılmıştır.

1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığına tahsis edilen yapı, 50 yıl Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş, 1987 yılında müze olarak düzenlenmek üzere Kültür Bakanlığı’na tahsis yapılmıştır. 

Ülkemizin sayılı Sivil mimarlık örnekleri arasında yer alan konağın bodrum katı hariç diğer kat duvarları tamamen kalem işi bezelidir. 1988-2001 yılları arasında Kültür Bakanlığınca restorasyonu tamamlanan Konak 22 Nisan 2001 tarihinde Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Konağın bodrum katı; Arkeolojik Eserler Seksiyonu, zemin katı; Konak Teşhiri, birinci katı; Etnoğrafik Eserler Seksiyonu ve asma katı İdari Bölüm olarak düzenlenmiştir. 

AYASOFYA MÜZESİ

Günümüzde müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir. İngiliz seyyah ve araştırmacı G. Finlay tarafından 1427 yılına tarihlenen Çan Kulesi kilisesinin batısında yer almaktadır. Kilisenin kuzeyinde bulunan üç apsisli şapel kalıntısı ise daha erken bir döneme ait olmalıdır. 

Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyun-ca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya Çelebi (1648), Pitton Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier (18649), Trabzon Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır. 1868 yılında harap durumda olan caminin Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. 

I. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane daha sonraları yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasın-da Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesinin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır.

Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beş köşeli, yanlardakiler ise yuvarlak bir apsisle son bulmaktadır. Nartex’in üzerinde şapel vardır. Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır. 

Kubbe ve kasnağı oniki köşelidir. Kubbe mono blok dört mermer sütun, kemerler ve pandantiflerle taşınmaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır. 

Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır. Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem’le Havva’nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.

Güney cephedeki kemerin kilit taşı üzerinde Trabzon’da 257 yıl hüküm süren Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifi bulunmaktadır. Benzer bir kartal tasviri ana apsisin dışında doğu tarafta yer alır. Bu cephede, kentavr grifon gibi karışık varlıklar, güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar yer almaktadır.

Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectile tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunmaktadır. 

Ayasofya’nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil’den alınmış konular canlandırılmıştır. Kubbede ana tasvir Hz. İsa’nın tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa’dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında on iki havari tasvir edilmiştir. 

Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa’nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir. Binanın arka kemerleri üzerindeki dairesel madalyonlarda portrelere yer verilmiştir. Yapının tonozlarında da İncil’ den alınmış dini sahneler canlandırılmıştır.

ATATÜRK KÖŞKÜ

Köşk, 19. yüzyıl başlarında Trabzon’a hakim Soğuksu Sırtlarında Konstantin Kabayanidis tarafından yazlık olarak yaptırılmıştır. Avrupa ve Batı Rönesans mimarisinin etkilerini taşıyan binada büyük ve gösterişli Avrupa simgeleri kullanılmıştır. Bununla birlikte Köşkün dış cephesinde taş işçiliği kullanılmış olup, bahçesi çam ağaçlarıyla çevrilidir. İç cephede tuğla kullanılmış merdivenler ahşap ve korkulukludur. 

Katlarda karo kullanılmış ve tavanlar ampir tarzda alçı süslemelidir. Su ve ısı tesisatı ise zamanın ileri teknolojisiyle döşenmiştir. Giriş katında oturma odası, dinlenme odası, yemek odası ve misafir odası bulunmaktadır. Birinci katta çalışma odası, büyük yatak odası, bekleme odası ve toplantı odası vardır. İkinci katta ise iki küçük oda mevcuttur. 

Atatürk Eylül 1924 tarihinde Trabzon’a ilk ziyaretini gerçekleştirdi. 15 Eylül’de Trabzon Belediyesine ve 3. Genel Müfettişliği ziyaretlerinden sonra Soğuksu’ya gezi amaçlı götürülmüş ve burada dinlenmek için durmuştur. 

Atatürk ikinci kez Kasım 1930’da Trabzon’u tekrar onurlandırdığında Köşk’te ağırlanmış ve çok memnun kalmıştır. Haziran 1937’de kendisi için düzenlenen Köşkte iki gece kalmış ve 11 Haziran gecesi bu Köşk’te bütün mal varlığını, canından çok sevdiği Türk Ulusuna armağan etme kararı almış ve mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakan’ a göndermiştir.

Atatürk Trabzon’daki Köşk’ ten mal varlığını milletine adarken şöyle diyordu: “İnsanın serveti manevi kişiliğinde olmalıdır. Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekten ferahlık duyuyorum.”

Bilinmeyen bir sebepten dolayı Soğuksu’daki Köşk Türk Ulusuna armağan edilen mal varlığı listesinde yoktu ve ölümünden sonra kız kardeşi Makbule BOYSAN’ a kaldı.

1942 yılında Köşk Makbule BOYSAN’ dan satın alınarak aynı yıl müze olarak hizmete açıldı. Atatürk Köşkü Trabzon’a gelen ziyaretçilerin çoğunluğu tarafından ziyaret edilen tarihi bir mekandır. 

CEVDET SUNAY MÜZESİ

İlimiz Çaykara İlçesine 21 km. uzaklıkta bulunan, Çaykara Sultan Murat yolu üzerindeki Ataköy beldesindedir. 

1900 yılında Ataköy’de doğan, Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 5. Cumhurbaşkanlığı ve Kontenjan Senatörlüğü yaptıktan sonra 1982 yılında ölen ilimizin yetiştirdiği devlet adamı Cevdet Sunay’ın doğduğu ev, restore edilerek 2001 yılında Cevdet Sunay Evi-Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

TRABZONSPOR MÜZESİ
Maraş Caddesi Halkevi Sokaktaki Sadri Şener Sosyal Tesisleri Binasının 2. katında yer almaktadır. Trabzon’un özgün tarihi eserlerinden biri olan binadaki müze, barındırdığı kupalarla Türk futbol tarihinde önemli bir yere sahip olmasının yanında Cumhuriyet Dönemi Trabzonspor tarihinin de belleği konumundadır. Müzede en ilginç kupa ise 1958 yılında Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası’nda Trabzon İdmanocağı’nın kazandığı yarım kupadır. 

Futbol Federasyonu tarafından 1958 yılında düzenlenen Türkiye Şampiyonası Finallerinde Ankara Havagücü takımı ile Trabzon İdmanocağı takımlarının puanlarının ve averajlarının aynı olması ve her iki takımın da ayrı bir maç yapmayı kabul etmemeleri üzerine Futbol Federasyonu iki takımı da şampiyon ilan etti ve kupa ortadan ikiye bölünerek her iki takıma da yarımşar olarak verildi. Şimdi kupanın yarısı Trabzonspor Müzesi’nde, diğer yarısı ise Ankara Havagücü Müzesi’ndedir

Köprüler Çeşmeler ve Su Kemerleri
Zağnospaşa Köprüsü


Zindan Kapı ile İmaret Kapısını birbirine bağlar, üst üste kemerli iki gözü olan bir köprüdür. Tarihi kaynaklar bunun yerinde iner kalkar ahşap bir köprünün varlığından söz ederler. Bununla birlikte köprü ayaklarında Roma ve Bizans işçiliği görülmektedir. Araştırmacılar köprüde dört yapı evresi tespit etmişlerdir. 15.yüzyılda Zağnos Paşa’nın onarımından sonra da köprü elden geçirilmiştir.

Tabakhane Köprüsü

Ortahisar'ın doğusunda Kuzgun Dere üzerinde kurulmuştur.Birçok onarım ve genişletme ile günümüze gelebilmiştir. İlk kuruluşu Roma dönemine l. yüzyıla kadar inmektedir. Evliya Çelebi köprünün Karakoyunluların yapısı olduğunu yazar.Bugünkü haliyle Osmanlı yapısıdır ve son şekline 19.yüzyılda kavuşmuştur. 

Değirmendere Köprüsü
1891 tarihinde Nemlizadeler tarafından yaptırılmış dört gözlü bir köprüdür.Ayrıca batı tarafında birde tahliye kemeri bulunur.

Trabzon suları ve çeşmeleri bakımından da zengindir. Şehirde Osmanlı döneminde kaynak sulardan beslenen 100’ e yakın çeşme yapılmıştır. İskenderpaşa Çeşmesi, Kabak meydanı Şadırvanı, Seyyit Mehmet Çeşmesi ve Abdullah Paşa Çeşmesi önemli çeşmelerdendir.

Abdullah Paşa Çeşmesi

Zağnospaşa Kulesinin doğu girişinde yer alır. Çeşme, zamanında bugünkü Taksim Meydanındaki su makseminin önünde inşa edilmişti. Caddeler genişletilirken sökülüp atılmış sonradan bugünkü yerine yerleştirilmiştir.

Çeşme, Trabzon Valisi Haznedarzade Abdullahpaşa tarafından 1844 yılında mermerden yaptırılmıştır. Dikdörtgen formlu cephe ampir üslupta bir yapıdır. Düz sütuncelerle sınırlandırılmış birkaç kademeli saçak ve süslemeli taç kısmından meydana gelmektedir. Lüle yeri stilize hayat ağacı motiflidir. Üst köşelerde rozetler vardır. Aynalık kısmının üzerinde dokuz satır halinde 18 beyitten oluşan farsça kitabesi bulunmaktadır. Ampir üsluptaki çeşmelerin güzel örneklerinden birisidir.

Abdülhamit Çeşmesi 

İskender Paşa Mahallesi’ndedir. 1891’de yapılmıştır. Yivli sütunlarla dört bölüme ayrılmış dikdörtgen biçimlidir. Sütun başlık ve tabanları akantus yapraklarıyla bezelidir. Saçağın üstünde Sultan Abdülhamit’in tuğrası vardır. 

İmaret Deresi Su Kemeri 

Trabzon Kalesi’nin batı yamacındaki İmaret Deresi üstündedir. 6. yüzyılda Iustinianus tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra çeşitli onarımlar geçirmiştir. Günümüzdeki su kemeri 13. yüzyıl yapısıdır. Kesme taştan 30 m. uzunluğunda, 7 m. yüksekliğindeki köprü, beş gözlüdür. Çevresindeki kayalıklarda su getiren künkler görülebilir. 

Kuzgundere Su Kemeri 

Kalenin doğusundaki Kuzgundere üstüne kurulmuştur. 13. yüzyıl yapısıdır. Kesme ve moloz taştan yapılmış, 8 m. uzunluğunda, 6 m. yüksekliğindeki kemer “İnce Köprü” adıyla bilinir. 

Kavaklı Su Kemeri 

Yenicuma Mahallesi’nde olup, 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Kesme ve moloz taştan yapı 20 m. uzunluğunda 7 m. yüksekliğindedir.


Hanlar ve Hamamlar
Türk Devri Yapıları - Hanlar ve Hamamlar 


Hanlar 

Taşhan 

Osmanlı dönemi avlulu, iki şehir hanlarının güzel bir örneğidir. Kaynaklara göre 1531-1533 yılları arasında Trabzon Valisi İskenderpaşa tarafından yaptırılmıştır. Muhtelif zamanda yapılan onarımlarla günümüze gelmiştir. 

Kuzey çephesine geç devir dükkanları eklenmiştir. Duvarlar düzgün yontu taştan yapılmıştır. Revak kemerleri ve tonoz örtü tuğladır. Önceleri alaturka kiremit kaplı çatısı 1980 yılındaki onarımda beton mozaik olarak değiştirilmiştir. 

Vakıf Han (Gön Han, Attar Han) 

Bedestenin kuzey batısında yer alır. Üç katlı avlulu bir handır. Birlikte inşa edildiği güneydoğu kısmındaki caminin şadırvanı üzerindeki kitabeye göre Hicri 1196 Miladi 1781 yılında Hacı Yahya adında bir hayır sever tarafından yaptırılmıştır. 

Zemin katın esas girişi doğudandır. Açık avluyu revak ve arkasındaki odalar çevirir. Birinci katın girişi güneydedir. Bu katta cephede dört dükkan, şadırvan ve caminin giriş kapısı bulunmaktadır. Avlu etrafında sıralanan odalar farklı büyüklüktedir. Kuzeyde orta kısımda bir eyvan yer alır. İkinci katta revaklı avlu odaları ve cami bulunmaktadır. Bu caminin güneydoğu köşesindeki minaresi yıkılmıştır. 

Alaca Han 

Bakırcılar Semtinde avlulu üç katlı bir handır. Kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. 

Yakınındaki Alaca Hamam ile birlikte 18. yüzyıla tarihlenmektedir. Bütünüyle dikdörtgen planlı han iyi bir taş işçiliği gösterir. Örtüsü alaturka kiremittir. Bütün cepheleri yapılarla kapatılmıştır. Ana giriş kapısı batı tarafta cephenin ortasındadır. Revak’lı avlunun çevresinde odalar sıralanmıştır. 
Zemin katta depolar, 1 ve 2. katlarda odalar yer almaktadır.

Hamamlar 

Sekiz Direkli Hamam 

Pazarkapı mahallesinde yer alır. Trabzon Belediyesince onarılmış kuzeyindeki soyunmalı kısmı yeniden yapılmıştır. Soyunmalığın güney köşesinden soğukluğa girilir. Sıcaklık bölümü kare planlıdır. Köşelere yerleştirilmiş duvar yükseklikleri 2.5 m olan dört halveti vardır. 

Ortada sekizgen göbek taşı ve etrafında yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan sekiz sütün sekizgen planlı kubbemsi bir tonozu taşır. Bu tonozla yan duvarlar arasındaki boşluk çepeçevre beşik tonozla örtülmüştür. Hamamın tarihlendirilmesi tartışmalıdır. Bazı kaynaklarca Selçuklu Hamamı olarak adlandırılır. Yapının mimari özelliklerinden dolayı 18. yüzyıla tarihlendirilmesi gerekir düşüncesindeyiz.

Paşa Hamamı 
Çarşı Camisinin güneyinde yer alan bir çifte hamamdır. İskenderpaşa’ nın vakıfları arasında adı geçmektedir. 1521-1533 yılları arasında yapılmış olmalıdır. Erkekler kısmı batı tarafındadır. Bu kısım soyunmalık, soğukluk ve dikdörtgen planlı sıcaklıktan meydana gelir. Kadınlar kısmı da soyunmalık, soğukluk ve iki hücreden ibaret sıcaklıktan oluşmaktadır. 

Meydan Hamamı 

19. yüzyılın sonlarında kazazedeler tarafından yaptırılmış bir çifte hamamdır. Erkekler bölümü doğudadır. Soyunmalık kısmı orijinalliğini korur. Soğukluktan sonra ılıklığa girilir. Sıcaklık kısmında dört eyvanlı köşe hücreli plan uygulanmıştır. 

Yalnız doğudaki halvetlerin duvarları yapılmamıştır. Kadınlar bölümü kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Soyunmalık soğukluk ve sıcaklık kısımlarından meydana gelir. Sıcaklık haçvari dört eyvanlı köşe hücreli plana sahiptir.